1 Şubat 2010

Ukrayna'da Başkanlık Yarışı Kızışıyor


Ukrayna’da Devlet Başkanlığı Seçimleri’nin birinci turunu, en yakın rakibi Yulia Timoşenko’ya 10 puan fark atan Bölgeler Partisi lideri Viktor Yanukoviç kazandı. Ancak %35’lik oy oranının ikinci turda kendisine yetip yetmeyeceği henüz netleşmiş değil. Zira ilk tur sonrasında yaşanan gelişmeler başkanlığı her iki adaya da getirip götürmekte. Timoşenko ve Yanukoviç’in ikinci tura kalmaları kesinleştikten hemen sonra, Başbakan Timoşenko devlet başkanı olduğu takdirde, seçimde büyük sürpriz yaparak %13 ile üçüncü olan Serhiy Tigipko’yu başbakan olarak atayacağını açıklayarak ilk büyük hamlesini yaptı. Fakat diğer iki adaya göre oyları ülke içinde daha eşit dağılmış olan ve her kesimden destek alan Tigipko, bu öneriye ilk etapta sıcak bakmadı. Tigipko, daha sonra verdiği bir demeç ile de kim başkan olursa olsun üzerine düşen görevi seve seve yapacağını açıkladı.

İkinci tur öncesinde Tigipko’nun oylarına talip olan her iki aday da henüz amaçlarına ulaşabilmiş değildir. Mevcut duruma göre Yanukoviç ile Timoşenko’nun başa baş bir mücadele içerisinde olduğu söylenebilir. Seçimlerin ikinci turuna 1 hafta kala adayların hamleleri de büyük önem taşır hale gelmiştir. Timoşenko, Tigipko’ya başbakanlık önererek sahip olduğu oy potansiyelini kendi lehine çevirmek istemiştir. Timoşenko’nun ilk hamlesi her ne kadar amacına ulaşamadıysa da göreceli bir başarı elde etmiştir.

Timoşenko hanesine fazladan bir artı olarak yazılan bu olaydan sonra Yanukoviç, karşı atağa geçmiştir. Fakat Yanukoviç, seçildiği takdirde Timoşenko ile birlikte çalışmayacağını söyleyerek bana göre yanlış bir strateji izlemiştir. Kendi oylarını azaltmasa da Timoşenko’nun oylarını artıracak bu hamle Yanukoviç’e büyük dezavantaj getirecekken, İçişleri Bakanı Yuri Lutsenko’nun adının karıştığı olaylar Rus yanlısı liderin imdadına yetişmiştir. Lutsenko, devlet başkanlığı seçimlerinin ilk turu sırasında usulsüzlüklere göz yumduğu iddiasıyla parlamento tarafından görevinden uzaklaştırılmış, Verhovna Rada’da yapılan oylamada 231 milletvekili Lutsenko’nun azli yönünde oy kullanmıştır.

(Bölgeler Partisi–171, Bizim Ukrayna’mız–11, Komünist Parti–27, Litvin Bloğu–19, BYUT–1, Bağımsız–2) Buraya kadar normal seyreden gelişmeler Başbakan Timoşenko’nun, Lutsenko’yu aynı bakanlığa yeniden, bu kez bakanlığa vekâlet eden bakan yardımcısı olarak atamasıyla farklı bir boyuta taşınmıştır.

Timoşenko’nun ikinci turda alması beklenen oylara önemli oranda sekte vuran bu gelişme, Yanukoviç’in de elini yeniden güçlenmiştir. Ülkede yolsuzluk ve yoksullukla mücadele edeceğinin sözünü veren Tigipko’nun taraftarları da bu duruma kayıtsız kalmayacaktır. Bu durum Timoşenko’nun başkanlık şansını azaltırken, hâlihazırda %35 oranına ulaşmış olan Yanukoviç’in ise yanlış bir hamle yapmazsa %45’i rahatlıkla geçebileceği öngörülmektedir.

Son olarak belirtmemiz gerekense, Ukrayna Devlet Başkanlığı seçimlerinin ikinci turunda adaylardan herhangi birinin %50’yi aşmasının zor olduğudur. Bu nedenle 7 Şubat günü yapılacak seçimlerde bu orana en çok yaklaşan adayın, Ukrayna Cumhuriyeti’nin 4. başkanı olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Leia Mais…

14 Ocak 2010

Yemen'de Terör


Arap Yarımadası’ndaki en fakir ülke olarak gösterilen Yemen, son yıllarda yaşadığı ayrılıkçı hareketler ve iç çatışmalar ile gündeme gelmektedir. Yemen, ülkenin kuzeyindeki Şii ayaklanmalarının ardından şimdi de El-Kaide tehdidiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Başkent San’a, artan terörizm tehlikesinden en çok etkilenen bölgelerin başında gelmektedir. El-Kaide faaliyetlerinin karargâhına dönüşen Yemen, Afganistan ve Irak’tan sonra uluslararası terörizme karşı mücadelede önem kazanmaya başlamıştır. Bu önem, Yemen ile ilgili batı basınındaki yorumlara baktığımızda da karşımıza çıkmakta, özellikle ABD’nin Yemen’deki duruma müdahil olacağı söylentileri etrafta dolaşmaktadır.

Bölge, aynı zamanda stratejik öneme haiz bir coğrafyada, Kızıldeniz’i Aden Körfezi vasıtasıyla Hint Okyanusu’na bağlayan ve Bab-El Mandab olarak da adlandırılan geçiş üzerinde bulunmaktadır. Afrika Boynuzu’nda yer alan Sudan, Etiyopya ve Somali’deki karışıklıklar ve iç çatışmaların ardından Yemen’de de benzer olayların görülmesi aslında şaşırtıcı değildir. Zira günümüz konjonktüründe, bölgenin istikrara kavuşmamasından fayda sağlayabilecek, çözümsüzlüğü kendi çıkarına kullanabilecek birçok bölgesel ve küresel güç bulunmaktadır.

Şüphesiz Yemen’deki bu duruma sebep olan faktörler arasında ülkedeki siyasi otoritenin bir hayli zayıf olması ve Yemen ekonomisinin temel taşı olarak görülen petrol kuyularının birer birer kuruması da sayılabilir. Ancak yer aldığı coğrafyanın azizliğine uğrayan Yemen’in, büyük güçlerin terörizm üzerinden mücadelesine sahne olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır.

Leia Mais…

13 Ocak 2010

Türkiye ile İsrail Arasında Neler Oluyor?



Geçtiğimiz yılki Davos Zirvesi’nden bu yana İsrail ile Türkiye arasında tırmanan gerilim son günlerde had safhaya ulaştı. Filistin’de işlenen savaş suçlarına sessiz kalmayan Türkiye, bu tavrı nedeniyle İsrail’in tepkisine maruz kalmakta, iki taraf da söylemlerini giderek sertleştirmektedir. Türk televizyonlarında gösterilen “Ayrılık” ve “Kurtlar Vadisi” gibi diziler nedeniyle İsrail, Gazze’deki sivil halkı hedef alan saldırılar nedeniyle de Türkiye tavrını yumuşatmamaktadır.

Son olarak Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin İsrail’in eylemlerine olan bakışı ile ilgili yaptığı açıklamalar, İsrail tarafından hoş karşılanmamış ve diplomatik nezaketten yoksun bir cevap ile karşılık verilmiştir. İsrail Dışişleri Bakanlığı, “İsrail’e ahlak dersi verecek son ülke Türkiye’dir.” açıklamasıyla olaya yeni bir boyut katmıştır. Bunun yanı sıra, İsrail’in Ankara büyükelçisini “çok yumuşak” davrandığı için değiştirmek istediği de konuşulanlar arasındadır. Dizilerde ortaya konan İsrail karşıtı tavırlardan duyulan rahatsızlığı bildirmek amacıyla Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi Sayın Oğuz Çelikkol İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon tarafından kabul edilmiş ancak Ayalon, basın mensuplarının ısrarlarına rağmen büyükelçimiz ile tokalaşmamıştır. Ayrıca, görüşme sırasında İbranice olarak “Dikkat edin o alçakta biz yüksekte oturuyoruz, masada sadece bir İsrail bayrağı var ve gülümsemiyoruz.” demiş, büyükelçimizin şahsında ülkemizi ve halkımızı aşağılamaya çalışmıştır.

Türkiye ile İsrail arasında yaşanan bu gelişmelerin temel sebebi ise İsrail’in Filistin’de savaş suçu işlemesidir. Türkiye, bölgesel bir süper güç olarak bu duruma sessiz kalmamış, ilk günden bu yana tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur. İsrail’in bölge ve dünya siyasetindeki konumu eskisi kadar sağlam olmasa da, özellikle İsrail’deki genel seçimler sonrasında dışişleri bakanı olan aşırı sağcı, Avigdor Lieberman’ın, İsrail dış politikasında gözle görülür etkiler yarattığı bir gerçektir.

Türkiye, özellikle bölgedeki konumu itibariyle bu tarz meselelerde söz söyleme hakkına sahiptir. Ancak bu durum, bazı çevrelerce iddia edildiği gibi Anti-Semitizm ile açıklanamaz. Zira Türkiye’nin tepkisi Yahudilere değil bütün yerleşik uluslar arası hukuk kurallarını hiçe sayan İsrail hükümetinedir. Dolayısıyla Türkiye’nin gelişmelere yaklaşımı da bu standartlar dâhilindedir.

Leia Mais…

Dünya Gündemi Analizleri Hakkında

Bu blog, uluslararası politikada yaşanan güncel gelişmeleri takip etmek ve değerlendirmelerde bulunmak amacıyla oluşturulmuştur. İçinde yer alan yazı, yorum ve analizlerin tamamı yazarın şahsi görüşleridir. Yazıların tüm sorumluluğu blog yazarına aittir.

Güncellemeler belli bir programa göre yapılmamaktadır. Bunun yanı sıra her sabah çeşitli şekillerde güncellenmektedir. Yazılar hazırlanırken; ntvmsnbc, bbc türkçe, reuters, guardian, washington post, der spiegel, kommersant vs gibi kaynaklardan yararlanılmaktadır. Haber içerikleri bu kaynaklardan sağlanmakla birlikte, yorumlar ve analizlerin tümü blog yazarına aittir.

Blog içeriğinin, yazardan izin alınmaksızın kullanılması kanunen yasaktır. Kaynak göstererek veya yazarla irtibat kurularak yapılan alıntılara izin verilecektir.