14 Ocak 2010

Yemen'de Terör


Arap Yarımadası’ndaki en fakir ülke olarak gösterilen Yemen, son yıllarda yaşadığı ayrılıkçı hareketler ve iç çatışmalar ile gündeme gelmektedir. Yemen, ülkenin kuzeyindeki Şii ayaklanmalarının ardından şimdi de El-Kaide tehdidiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Başkent San’a, artan terörizm tehlikesinden en çok etkilenen bölgelerin başında gelmektedir. El-Kaide faaliyetlerinin karargâhına dönüşen Yemen, Afganistan ve Irak’tan sonra uluslararası terörizme karşı mücadelede önem kazanmaya başlamıştır. Bu önem, Yemen ile ilgili batı basınındaki yorumlara baktığımızda da karşımıza çıkmakta, özellikle ABD’nin Yemen’deki duruma müdahil olacağı söylentileri etrafta dolaşmaktadır.

Bölge, aynı zamanda stratejik öneme haiz bir coğrafyada, Kızıldeniz’i Aden Körfezi vasıtasıyla Hint Okyanusu’na bağlayan ve Bab-El Mandab olarak da adlandırılan geçiş üzerinde bulunmaktadır. Afrika Boynuzu’nda yer alan Sudan, Etiyopya ve Somali’deki karışıklıklar ve iç çatışmaların ardından Yemen’de de benzer olayların görülmesi aslında şaşırtıcı değildir. Zira günümüz konjonktüründe, bölgenin istikrara kavuşmamasından fayda sağlayabilecek, çözümsüzlüğü kendi çıkarına kullanabilecek birçok bölgesel ve küresel güç bulunmaktadır.

Şüphesiz Yemen’deki bu duruma sebep olan faktörler arasında ülkedeki siyasi otoritenin bir hayli zayıf olması ve Yemen ekonomisinin temel taşı olarak görülen petrol kuyularının birer birer kuruması da sayılabilir. Ancak yer aldığı coğrafyanın azizliğine uğrayan Yemen’in, büyük güçlerin terörizm üzerinden mücadelesine sahne olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır.

Leia Mais…

13 Ocak 2010

Türkiye ile İsrail Arasında Neler Oluyor?



Geçtiğimiz yılki Davos Zirvesi’nden bu yana İsrail ile Türkiye arasında tırmanan gerilim son günlerde had safhaya ulaştı. Filistin’de işlenen savaş suçlarına sessiz kalmayan Türkiye, bu tavrı nedeniyle İsrail’in tepkisine maruz kalmakta, iki taraf da söylemlerini giderek sertleştirmektedir. Türk televizyonlarında gösterilen “Ayrılık” ve “Kurtlar Vadisi” gibi diziler nedeniyle İsrail, Gazze’deki sivil halkı hedef alan saldırılar nedeniyle de Türkiye tavrını yumuşatmamaktadır.

Son olarak Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin İsrail’in eylemlerine olan bakışı ile ilgili yaptığı açıklamalar, İsrail tarafından hoş karşılanmamış ve diplomatik nezaketten yoksun bir cevap ile karşılık verilmiştir. İsrail Dışişleri Bakanlığı, “İsrail’e ahlak dersi verecek son ülke Türkiye’dir.” açıklamasıyla olaya yeni bir boyut katmıştır. Bunun yanı sıra, İsrail’in Ankara büyükelçisini “çok yumuşak” davrandığı için değiştirmek istediği de konuşulanlar arasındadır. Dizilerde ortaya konan İsrail karşıtı tavırlardan duyulan rahatsızlığı bildirmek amacıyla Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi Sayın Oğuz Çelikkol İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon tarafından kabul edilmiş ancak Ayalon, basın mensuplarının ısrarlarına rağmen büyükelçimiz ile tokalaşmamıştır. Ayrıca, görüşme sırasında İbranice olarak “Dikkat edin o alçakta biz yüksekte oturuyoruz, masada sadece bir İsrail bayrağı var ve gülümsemiyoruz.” demiş, büyükelçimizin şahsında ülkemizi ve halkımızı aşağılamaya çalışmıştır.

Türkiye ile İsrail arasında yaşanan bu gelişmelerin temel sebebi ise İsrail’in Filistin’de savaş suçu işlemesidir. Türkiye, bölgesel bir süper güç olarak bu duruma sessiz kalmamış, ilk günden bu yana tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur. İsrail’in bölge ve dünya siyasetindeki konumu eskisi kadar sağlam olmasa da, özellikle İsrail’deki genel seçimler sonrasında dışişleri bakanı olan aşırı sağcı, Avigdor Lieberman’ın, İsrail dış politikasında gözle görülür etkiler yarattığı bir gerçektir.

Türkiye, özellikle bölgedeki konumu itibariyle bu tarz meselelerde söz söyleme hakkına sahiptir. Ancak bu durum, bazı çevrelerce iddia edildiği gibi Anti-Semitizm ile açıklanamaz. Zira Türkiye’nin tepkisi Yahudilere değil bütün yerleşik uluslar arası hukuk kurallarını hiçe sayan İsrail hükümetinedir. Dolayısıyla Türkiye’nin gelişmelere yaklaşımı da bu standartlar dâhilindedir.

Leia Mais…

Dünya Gündemi Analizleri Hakkında

Bu blog, uluslararası politikada yaşanan güncel gelişmeleri takip etmek ve değerlendirmelerde bulunmak amacıyla oluşturulmuştur. İçinde yer alan yazı, yorum ve analizlerin tamamı yazarın şahsi görüşleridir. Yazıların tüm sorumluluğu blog yazarına aittir.

Güncellemeler belli bir programa göre yapılmamaktadır. Bunun yanı sıra her sabah çeşitli şekillerde güncellenmektedir. Yazılar hazırlanırken; ntvmsnbc, bbc türkçe, reuters, guardian, washington post, der spiegel, kommersant vs gibi kaynaklardan yararlanılmaktadır. Haber içerikleri bu kaynaklardan sağlanmakla birlikte, yorumlar ve analizlerin tümü blog yazarına aittir.

Blog içeriğinin, yazardan izin alınmaksızın kullanılması kanunen yasaktır. Kaynak göstererek veya yazarla irtibat kurularak yapılan alıntılara izin verilecektir.