27 Şubat 2009

Kosova


Geçtiğimiz hafta dünyanın son bağımsız ülkesi olan Kosova, Sırbistan'dan ayrılışının ilk yılını kutladı. Hiçkimse bir yıl içerisinde mucizevi değişiklikler beklemiyordu. Ancak yine de Kosova'nın, 17 Şubat 2008'den daha iyi durumda olduğunu söylemek mümkün. Zira Batılı müttefiklerin yardımları kendi başına ayakta durması imkansız olan Kosova ekonomisini bir nebze olsun rahatlattı. Tabii bu durumun yaratmış olduğu yalancı bir bahar havası söz konusu. Ülkede halen açlık sınırının altında bir gelir düzeyi ile hayatta kalmaya çalışan insanlar mevcut. Kimbilir belki "Kosovalılar" çalışmadan da refah içinde yaşayabileceklerini düşünmekte...

Ülkedeki bu genel hava başbakan Haşim Taçi'nin yaptığı bir demece de yansıdı. Taçi: "Rusya Kosova'nın bağımsızlığını tanıyacak" sözüyle ne demek istedi bunu bilmiyoruz. Fakat kesin olan bir şey var ki o da bunun gerçekleşme olasılığının %1'i bile bulmadığıdır. Zira Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, açıklama ajanslara düşer düşmez cevap verdi: "RF, Sırbistan'ın toprak bütünlüğüne değer vermektedir, Kosova'nın bağımsızlığını tanımak gibi bir düşüncemiz yoktur, olamaz! Üstelik Rusya'nın dış politika hamleleriyle ilgili söz sahibi olan en son kişi de sayın başbakan Haşim Taçi'dir." Rusya kısaca "Biz Batı değiliz, Doğu da... Biz Rusya'yız" diyerek Taçi'yi yanıtlamış, yalanlamıştır.

Rusya'nın, Sırbistan'ın toprak bütünlüğünü desteklerken Gürcistan'ınkini desteklememesi pek çok kişiye yanlış gelebilir. Bu politikanın bilinen argümanlarını sıralamakla vakit harcamadan, Kosova'nın, Rusya'nın gözünde; bağımsızlık mücadelesi veren bir ülke değil, ABD liderliğindeki Batı'nın, Orta Avrupa-Doğu Avrupa-Balkanlar arasında inşa etmeye çalıştığı bir kale olduğu gerçeğini belirtmeliyiz. İşte bu yüzden Rusya Federasyonu Kosova'nın bağımsızlığını tanımayacaktır, en azından 12 yıl daha... (4 yıl Medvedev'in, sonraki 8 yıl yeniden V.V.Putin'in başkanlık dönemi olacağından)

İşte tam da bu noktada ilginç bir gelişme daha yaşandı ve Kosova konusuna başka bir boyut kattı. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, 1999 yılında Kosova'da yaşayan Arnavutlara soykırım yapmak suretiyle savaş suçu işlediği öne sürülen 5 kişiyi çeşitli cezalara çarptırmasına rağmen eski Sırbistan Devlet Başkanı Milan Milutinoviç'i serbest bıraktı. İlk aklıma gelen gerçek suçlunun (Slobodan Miloseviç) hayatta olmadığı için yargılamadan kurtulduğu ve Milutinoviç'in tahliyesinin doğru olduğuydu. Ancak yapbozun parçalarını birleştirince ortaya çıkan tablo farklı. Zira Gazze saldırılarından sonra İsrail'e artan kin ve nefret, II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan Yahudi Soykırımı'nın unutulmakta olduğuna bir işaretti ve dünyanın en etkili lobisi (Yahudi Lobisi) dünyada başka hiçbir millete soykırım yapılmadığı, bu olayın tek ve en büyük mağdurunun Yahudiler olduğu argümanını daha fazla savunamayabilirdi. Bu nedenle herhangi bir yerde alınması muhtemel böyle bir karar bu mağdur ve mağrur toplumun popülaritesini iyiden iyiye düşürecekti.
Göreve gelmeden önce sözde Ermeni Soykırımı'nı kabul edeceği söylenen ABD Başkanı Barrack Obama'nın ofisinden yapılan açıklamada, bu yıl nisan ayında "soykırım" sözcüğünün kullanılmayacağı belirtiliyordu. Yoksa babası "Irgun" üyesi olan, Beyaz Saray'ın yeni "Chief of Staff" ı Rahm Emmanuel'in konu hakkındaki düşünceleri bu açıklama üzerinde etkili mi oldu?

Meseleyi fazla dağıtmadan yeniden Kosova'ya dönecek olursak, Milan Milutinoviç'in serbest bırakılması belki 2-3 yıl önce "Kosovalılar" için bir anlam ifade edebilirdi. Ancak şu an itibariyle Kosova, sırtını Batı'ya yaslamış olmanın rahatlığıyla hareket etmekte ve işler şimdilik iyi gidiyor görünmektedir. Kosova'nın bağımsızlığı, ilerleyen yıllarda ülkeye huzur, barış, istikrar ve refah getirecekse..nice yıllara...

0 yorum:

Dünya Gündemi Analizleri Hakkında

Bu blog, uluslararası politikada yaşanan güncel gelişmeleri takip etmek ve değerlendirmelerde bulunmak amacıyla oluşturulmuştur. İçinde yer alan yazı, yorum ve analizlerin tamamı yazarın şahsi görüşleridir. Yazıların tüm sorumluluğu blog yazarına aittir.

Güncellemeler belli bir programa göre yapılmamaktadır. Bunun yanı sıra her sabah çeşitli şekillerde güncellenmektedir. Yazılar hazırlanırken; ntvmsnbc, bbc türkçe, reuters, guardian, washington post, der spiegel, kommersant vs gibi kaynaklardan yararlanılmaktadır. Haber içerikleri bu kaynaklardan sağlanmakla birlikte, yorumlar ve analizlerin tümü blog yazarına aittir.

Blog içeriğinin, yazardan izin alınmaksızın kullanılması kanunen yasaktır. Kaynak göstererek veya yazarla irtibat kurularak yapılan alıntılara izin verilecektir.