2 Mart 2009

Bask Seçimleri


1 Mart Pazar günü yapılan Bask bölgesel seçimleri İspanya ve Bask Ülkesi tarihinde ilklere sahne oldu. İspanya'daki 17 yarı-otonom bölgeden biri olan Bask bölgesinin, 28 yıllık tarihinde gerçekleştirdiği 9. parlamento seçimlerinde, geçerli oyların %38.56'sını alan, iktidardaki Bask Milliyetçi Partisi (EAJ-PNV) sandıktan birinci parti olarak çıktı. Ancak bu oran, 75 sandalyeli parlamentoda tek başına iktidar olabilmek için gereken 38'e değil 30 sandalyeye tekabül etmekte... 28 yıldır miliyetçi koalisyonların iktidarda olduğu Bask bölgesinde bu sonuç, iktidarın bu yıl el değiştireceğinin bir göstergesi sayılmaktadır. Zira diğer milliyetçi partiler Aralar (4), Eusko Alkartasuna (EA)(2) ve Ezker Batua (EBB)(1) toplamda ancak 37'ye ulaşabilmektedir. EAJ-PNV'nin koalisyon kuramayacağı için bu görevin, Bask Ülkesi Sosyalist Partisi'ne verilmesi beklenmektedir. İspanyol Sosyalist Partisi'nin Bask kolu olan PSE, 1991 yılında başka bir sol parti olan Euskal Ezkerra ile ittifak kurduğundan bu yana PSE-EE olarak bilinmektedir. 2005 yılında yapılan parlamento seçimlerinde 18 sandalye kazanan PSE-EE bu seçimde 24'e ulaşmıştır. Ülke çapındaki bir diğer parti olan ve Galiçya'da (İspanya'daki başka bir yarı-otonom bölge) tek başına iktidarı kazanan Halk Partisi (PP) ise 13 sandalye kazanarak sandıktan üçüncü sırada çıkmıştır. Böylece Halk Partisi, Sosyalist Parti ile kurulması muhtemel bir koalisyona da göz kırpmıştır.

Seçimle ilgili sayısal verilere kısaca göz attıktan sonra bu seçimlerin önemine de değinmemiz gerekir. Çünkü 2009 Bask Parlamento Seçimleri, ülke tarihinde ETA yanlısı partilerin katılmasına izin verilmeyen ilk seçimler olmuştur. ETA'nın siyasi kolu olan Herri Batasuna'nın terör örgütüne yardım ettiği için kapatılmasından sonra seçimlere iştirak eden ETA yanlısı partiler önemli başarılar elde edememişlerdi. Ancak son dönemlerde yükselişte olan aşırıcı D3M ve Askatasuna gibi ETA yanlısı siyasi partilerin terör örgütü ETA ile organik bağları bulunduğu gerekçesiyle seçimlere katılmasına izin verilmedi. Buna rağmen D3M, pazar günü açılan sandıklardan toplamda 100 binin üzerinde geçersiz oy kazandı. Partinin seçime katılmasına izin verilseydi, bugün başka sonuçlar üzerinden yorum yapıyor olabilirdik. Democracia Tres Millones (D3M) bu oy oranı ile 7-8 sandalye kazanabilirdi. Fakat Bask Bölgesi'nde bizleri alışkın olduğumuzdan farklı senaryolar beklemekte...

Seçimler öncesinde ETA, 21 Şubat'ta Bask Milliyetçi Partisi'nin, 23 Şubat'ta da Bask Ülkesi Sosyalist Partisi'nin karargahları önünde bombalı eylemler gerçekleştirmiştir. Uyarı niteliğindeki bu saldırılar, seçimlerin bölgedeki gerilimi düşürmesini bekleyenlere bir cevap niteliğindedir. Zira sonuçlar ETA'nın eylemlerini durduracağını düşünenlerin yanıldığını kanıtlamaktadır. Yıllardır devam eden çatışmaların sonlanmayacağı öngörüsünde bulunmak doğru olacaktır. Nitekim Bask Meselesi, siyasi olmayan bir altyapıya sahiptir. Durum böyleyken sorunun tek bir seçimle değişen iktidar ile çözülmesi beklenemez. ETA'nın kabul etmediği bir siyasi iktidarın ne oranda başarılı olacağını ise zaman gösterecektir.

Teröre başvurmayan politikalar üretmesi halinde daha fazla dikkate alınacak olan siyasi partilerin sayısı günümüzde bir hayli fazladır. Kimi zaman demokratik ilkelerle çelişmek pahasına bu tür organizasyonlara çeşitli yasaklar getirilmektedir. Fakat bu durum devletler için iki ucu keskin bir bıçağı andırmaktadır. Bir yanda ülkede ciddi oranda destekçisi bulunan ve terör örgütüyle bağlantısı olan partiler, diğer yanda devletlerin bölünmez bütünlüğü, siyasi otoritenin sağlamlığı prensipleri...

Herkes için en kabul edilebilir seçenek ise, şüphesiz "silah" unsuru barındırmayandır.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Seçimler sonrası açıkça görülmektedir ki radikal Bask Milliyetçileri kaybeden taraf olmuştur. İspanya hükümeti ile uyumlu politikalar yürüten Bask Sosyalist Partisi'nin ise oy oranını yükseltmesi ile Bask halkının artık istikar ve huzurdan yana tercihini yaptığı çıkarımını yapmak mümkündür.

Dünya Gündemi Analizleri Hakkında

Bu blog, uluslararası politikada yaşanan güncel gelişmeleri takip etmek ve değerlendirmelerde bulunmak amacıyla oluşturulmuştur. İçinde yer alan yazı, yorum ve analizlerin tamamı yazarın şahsi görüşleridir. Yazıların tüm sorumluluğu blog yazarına aittir.

Güncellemeler belli bir programa göre yapılmamaktadır. Bunun yanı sıra her sabah çeşitli şekillerde güncellenmektedir. Yazılar hazırlanırken; ntvmsnbc, bbc türkçe, reuters, guardian, washington post, der spiegel, kommersant vs gibi kaynaklardan yararlanılmaktadır. Haber içerikleri bu kaynaklardan sağlanmakla birlikte, yorumlar ve analizlerin tümü blog yazarına aittir.

Blog içeriğinin, yazardan izin alınmaksızın kullanılması kanunen yasaktır. Kaynak göstererek veya yazarla irtibat kurularak yapılan alıntılara izin verilecektir.