1 Temmuz 2009

Bölgesel Süper Güç


ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Avrasya'dan sorumlu müsteşar yardımcısı Matthew Bryza, Kıbrıs sorunu ile ilgili temaslarda bulunmak üzere ziyaret ettiği Güney Kıbrıs'ta, uluslararası ilişkiler literatüründe duymaya alışık olmadığımız bir terim kullandı. Bryza aracılığıyla Amerika'nın Türkiye'ye baskı yapmasını isteyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), "70'ler, 80'ler veya 90'larda olsak bu dileğinizi yerine getirebilirdik fakat Türkiye artık bölgesel bir süper güç oldu. Dolayısıyla baskı yapmamız söz konusu olamaz" cevabıyla karşılaştı. Böylece, Soğuk Savaş yıllarındaki süper güç (ABD-SSCB) ve günümüzdeki bölgesel güç (Brezilya-Çin-Rusya-Türkiye vs) kavramlarına bir yenisi daha eklendi : bölgesel süper güç. Aslında Bryza haklı ve bir o kadar da doğru bir tesbitte bulundu. Zira ne Türkiye 40 yıl önceki durumunda ne de Amerika. Hal böyleyken Amerika'dan Türkiye'ye siyasi ve dış politikaya yönelik baskılar beklemek gerçekçi yaklaşımlar değildir. Modern dünyadaki bölgesel güç sayısının her geçen gün artması, çok kutupluluktan aşırı kutupluluğa doğru bir geçişin işaretleridir. Aynı bölgede yer alan bölgesel güçler arasında en güçlüsü de artık bölgesel süper güç olarak nitelenmelidir. Örnek vermek gerekirse; Asya-Pasifik bölgesinde ekonomik, askeri ve siyasi parametreler dikkate alındığında Çin, Japonya, Güney Kore, Kuzey Kore gibi devletler, bölgesel güç olarak nitelenebilir. Ancak bunlar arasında diğerlerinden birkaç adım öne çıkan Çin, bölgesel bir süper güç niteliğindedir. Aynı durum, içinde bulunduğumuz 21.yy'ın ilk yıllarındaki Türkiye için de geçerlidir. Sorunlar Üçgeni olarak da adlandırabileceğimiz Balkanlar-Kafkasya-Orta Doğu bölgesinin tam ortasında yer alan Türkiye, çevresindeki ülkelere nazaran bölgesel bir süper güçtür. Bu statüsüne rakip olabilecek yegane devlet ise İran'dır. Fakat bu ülkenin gerek rejimi gerekse siyasi ilişkilerini yürütmede sahip olduğu kısıtlı opsiyonlar ve küresel bir çatışmaya girme riskinin fazla oluşu İran'ı yalnızca bölgesel bir güç olarak kalmaya itmektedir.

Amerika'daki İsrail lobisinin bir kuruluşu olan Hudson Enstitüsü'ne bağlı Avrasya Politikası Merkezi'nin Müdürü ve Washington'dan Türkiye hakkında yazdığı "sivri" yazılarla tanınan Zeyno Baran ile evli olan Matthew Bryza, şüphesiz bu sözü kullanırken altında yatan derin anlamları kastetmedi. Ancak GKRY, nüfuz alanı ne kadar geniş olursa olsun, dünyadaki hiçbir devletin Türkiye'ye baskı yapamayacağını böylece öğrenmiş oldu. Çok yönlü, aktif, başarılı bir dış politika ve askeri, iktisadi, beşeri yönlerden gelişmiş, siyasi istikrara sahip bir Türkiye'nin, baskılara maruz kalan, darbeler yaşayan zayıf devlet modelinden önce bölgesel güç statüsüne sonra da bölgesel süper güç statüsüne terfi ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin, sürekli kalkınma ve ilerleme sayesinde bu yolun en son ucunda küresel süper güç payesini elde etmesi de kimseyi şaşırtmamalıdır.

0 yorum:

Dünya Gündemi Analizleri Hakkında

Bu blog, uluslararası politikada yaşanan güncel gelişmeleri takip etmek ve değerlendirmelerde bulunmak amacıyla oluşturulmuştur. İçinde yer alan yazı, yorum ve analizlerin tamamı yazarın şahsi görüşleridir. Yazıların tüm sorumluluğu blog yazarına aittir.

Güncellemeler belli bir programa göre yapılmamaktadır. Bunun yanı sıra her sabah çeşitli şekillerde güncellenmektedir. Yazılar hazırlanırken; ntvmsnbc, bbc türkçe, reuters, guardian, washington post, der spiegel, kommersant vs gibi kaynaklardan yararlanılmaktadır. Haber içerikleri bu kaynaklardan sağlanmakla birlikte, yorumlar ve analizlerin tümü blog yazarına aittir.

Blog içeriğinin, yazardan izin alınmaksızın kullanılması kanunen yasaktır. Kaynak göstererek veya yazarla irtibat kurularak yapılan alıntılara izin verilecektir.