10 Temmuz 2009

Obama'nın Rusya Ziyareti


ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Federasyonu'na (RF) resmi bir gezi düzenliyor. Senatörken yaptığı Rusya ziyaretinden pek de hoş anılarla ayrılmayan Obama (Urallarda tutuklanıp nezarete atılmıştı), başkanlık döneminde arasını iyi tutmaya çalıştığı Medvedev-Putin ikilisiyle görüşmelerde bulundu. Tüm dünyanın gözü bir anda bu ziyarete çevrilirken beklentiler de doğal olarak büyüktü. Ancak Obama'nın özellikle Putin ile yaptığı görüşme bir hayli gergin geçti. Gerginliğin sebebi de Obama'nın basına verdiği, Rus liderin mizacını ve düşünce yapısını eleştiren demeciydi. Medvedev'in liberal görüşleri Obama tarafından takdir görse de, ABD tarafında asıl gücün kimde olduğuna dair (Putin mi? Medvedev mi?) tereddütler mevcut. Yine de bu tereddütler, süresi dolan START'ın (Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması) yerine yeni bir anlaşma yapılmasına engel olmadı. Rusya'nın en büyük çekincesi olan Doğu Avrupa'daki anti-füze sistemlerinin geleceği ise hala büyük bir muamma. Zira ABD, söz konusu sistemlerin Rusya'ya karşı olmadığını her fırsatta yinelemekte fakat bu açıklamalarında inandırıcılığı sağlayamamaktadır.

Obama'nın Rusya ziyaretini, uluslararası ilişkilerde yeni bir eksen kayması olarak değerlendirenler olsa da, bana göre stratejik bir Rus-Amerikan ittifakının önünde iki büyük engel bulunmaktadır. Bunlardan ilki Rus yönetim sisteminin kendine özgü niteliğidir. Gerektiğinde anti-demokratik hatta despotik bir rejime dönüşebilen ancak herşeye rağmen halkın %90'ını sürekli memnun etmeyi başarabilen bir sistem. Şüphesiz bunda Rus tarihinin, kültürünün ve sosyolojik yapının da büyük payı vardır. Fakat belirtilen unsurlar Amerikalılara oldukça yabancı gelmektedir. İran-Çin stratejik ortaklığına karşı oluşacağı söylenen Rus-Amerikan ittifakının önündeki ikinci büyük engel ise, Ruslardaki tarihi şüphecilik olgusudur. Zira Rusya, sürekli olarak Batı'dan kendisine yönelik bir tehdit algılamakta, NATO ve AB genişlemelerini kendisine karşı yapılan hareketler olarak görmektedir. Bu durum yalnızca Rusya'nın da NATO'ya dahil olmasıyla önlenebilir ki bu önermenin gerçekleşmesi neredeyse imkansızdır. Rusya'nın Batı'dan algıladığı tehdidin hiçbir şey ile kıyaslanamayacak olması, statükonun uzunca bir süre daha bugünkü haliyle devam edeceğinin göstergesidir.

Tüm bunların dışında Obama'nın Rusya ziyareti bir takım yeni gelişmelere gebe olabilir. Örneğin Rusya, Ukrayna ve Gürcistan'ı da kapsayan NATO genişlemesinin durdurulması karşılığında, İran'ın nükleer programı konusunda, BM Genel Kurulu'nda ABD'ye destek vermeyi kabul etmiş olabilir. Bir diğer yeni gelişme de, ABD askerleri ve askeri teçhizatının Rusya üzerinden Afganistan'a girmesi hususunda yapılan anlaşmadır. Rusya'nın, hava sahasını durup dururken ABD'ye açması beklenemez. 1962'de yaşanan Küba Krizi'nin sonuçlarından aldığımız bir ders varsa o da Rusya-ABD ikili ilişkilerinde mütekabiliyet ilkesinin mutlak suretle geçerli olduğudur. Rusya ile ilişkileri yeniden başlatmayı temel hedef seçmiş olan Obama'dan, görev süresi boyunca benzer hamleler beklemek mümkündür.

NOT: Resim 4 Temmuz tarihli The Economist'in kapağından alınmıştır.

0 yorum:

Dünya Gündemi Analizleri Hakkında

Bu blog, uluslararası politikada yaşanan güncel gelişmeleri takip etmek ve değerlendirmelerde bulunmak amacıyla oluşturulmuştur. İçinde yer alan yazı, yorum ve analizlerin tamamı yazarın şahsi görüşleridir. Yazıların tüm sorumluluğu blog yazarına aittir.

Güncellemeler belli bir programa göre yapılmamaktadır. Bunun yanı sıra her sabah çeşitli şekillerde güncellenmektedir. Yazılar hazırlanırken; ntvmsnbc, bbc türkçe, reuters, guardian, washington post, der spiegel, kommersant vs gibi kaynaklardan yararlanılmaktadır. Haber içerikleri bu kaynaklardan sağlanmakla birlikte, yorumlar ve analizlerin tümü blog yazarına aittir.

Blog içeriğinin, yazardan izin alınmaksızın kullanılması kanunen yasaktır. Kaynak göstererek veya yazarla irtibat kurularak yapılan alıntılara izin verilecektir.