15 Mayıs 2009

İspanya ve Avrupa Birliği


İspanya'nın Avrupa Birliği içerisindeki konumu çoğu kez tartışmalara konu olmuştur. Birliğe 1986 yılında katılan İspanya'nın, Franco'nun diktatörlüğü ile sonuçlanan bir İç Savaş yaşamış olması, Bask, Katalunya gibi ayrılıkçı bölgeleri barındırması akıllarda soru işaretleri oluşturmaktaydı. Buna rağmen AB politikalarına çok rahat uyum sağlayan ve birliğe entegre olmada sorun yaşamayan İspanya, yine de Almanya ve Fransa'ya oranla sözü pek dinlenmeyen bir ülke konumunda. Herkesin hatırlayacağı, yakın tarihli bir örnekte İspanya Başbakanı Jose Luis Zapatero, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini desteklediklerini açıklamıştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile aralarındaki sıkı dostluğun, bu açıklamada etkisi olmuşsa da geçtiğimiz günlerde Erdoğan'ın "dostu" sayılamayacak bir devlet başkanından, Nicolas Sarkozy'den, Zapatero'nun tam tersi yönde bir beyanat geldi. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de desteklediği Sarkozy, Türkiye'ye ancak imtiyazlı ortaklık teklif edilebileceğini belirtmişti.

Avrupa Birliği'nin İspanya gibi küçük ortaklarının diğer büyük üyelerin yanında etkisiz kalmasının, bu devletlerin sorunları ile doğru orantılı olduğu kanaatindeyim. Zira AB, birçok açıdan birliğe yeni sorunlar ithal etmemeyi, varolan sorunların çözümüne destek olmayı genel politika olarak belirlemiştir. Türkiye'nin 70 milyonu aşan nüfusu ve 3 milyondan fazla işsizi barındırması Merkel ve Sarkozy'nin elini güçlendirmektedir. Keza İspanya'nın ayrılıkçı bölgelerindeki sıkıntıların hala giderilememiş olması da bu ülkenin AB içerisindeki konumunu zayıflatmaktadır.

13 Mayıs Çarşamba günü, Türkiye Kupası Finali ile aynı gün oynanan İspanya Kral Kupası Finali (Copa Del Rey), Katalan takımı Barcelona ile Bask takımı Athletic Bilbao'yu karşı karşıya getirdi. Karşılaşma başlamadan hemen önce okunan İspanyol Milli Marşı'nı protesto eden ve maç sırasında, üzerinde "Avrupa'nın milletleriyiz. Hoşçakal İspanya" yazan pankart açan bir grup, Barcelona'nın 4-1 kazandığı maçtan sonra da olay çıkardı. Ayrılıkçı grupların elini güçlendiren, merkezi hükümeti ve devleti zor durumda bırakan bu tarz olaylar yüzünden İspanya, AB içerisinde hak ettiği değeri bulamamakta, olması gereken yere ulaşamamaktadır. Aynı sorunları bir gün AB'ye üye olduğunda Türkiye'nin de yaşamaması için yapmamız gereken şey ise, bu meseleleri bir an evvel halletmektir.

0 yorum:

Dünya Gündemi Analizleri Hakkında

Bu blog, uluslararası politikada yaşanan güncel gelişmeleri takip etmek ve değerlendirmelerde bulunmak amacıyla oluşturulmuştur. İçinde yer alan yazı, yorum ve analizlerin tamamı yazarın şahsi görüşleridir. Yazıların tüm sorumluluğu blog yazarına aittir.

Güncellemeler belli bir programa göre yapılmamaktadır. Bunun yanı sıra her sabah çeşitli şekillerde güncellenmektedir. Yazılar hazırlanırken; ntvmsnbc, bbc türkçe, reuters, guardian, washington post, der spiegel, kommersant vs gibi kaynaklardan yararlanılmaktadır. Haber içerikleri bu kaynaklardan sağlanmakla birlikte, yorumlar ve analizlerin tümü blog yazarına aittir.

Blog içeriğinin, yazardan izin alınmaksızın kullanılması kanunen yasaktır. Kaynak göstererek veya yazarla irtibat kurularak yapılan alıntılara izin verilecektir.